
Lyt til Demirkırat Belgeseli Tüm Bölümler
Podcast af 32. Gün Arşivi
Türkiye'de bugün kanıksayarak yaşadığımız çok partili demokratik rejim aslında 23 yıllık bir mücadelenin ve arayışın ürünü. Cumhuriyet kuruluşundan 1946 yılına kadar tek partiden çok partiye geçiş için tam üç deneme yapıldı. Bunlardan ilki 1924'teydi. Ülkeyi yöneten Cumhuriyet Halk Fırkası'nın karşısına Terakkiperver Cumhuriyet fırkası çıktı. Ancak yeni bir cumhuriyetin sancılar içinde inşa edildiği bu dönem, muhalif bir sesin yaşamasına elvermedi. Terakkiperver Fırkası altı ay sonra kapatıldı. Yöneticilerin bir kısmı hapsedildi. Bir kısmı Atatürk'e suikast davasında idam sehpalarında cezalandırıldılar. İkinci deneme bundan altı ay sonra, 1930'da Serbest Fırka'yla yapıldı. Ama Serbest Fırka da ancak 97 gün yaşayabildi. Nihayet aradan 16 yıl daha geçtikten sonra 1946'da Demokrat Parti geldi ve Türkiye için tek partili rejim bir daha dönmemek üzere tarih oldu. Biz, öykümüze 1930 yılından, cumhuriyet tarihinin ikinci çok partili rejim denemesinden başlayacağız. 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin izlerini 30'lu yılların o kargaşasında arayacağız...
Prøv gratis i 60 dage
99,00 kr. / måned efter prøveperiode.Ingen binding.
Alle episoder
10 episoder
Yolun sonuna geldik. 9 bölüm boyunca bir demokrasinin kuruluş öyküsünü anlattık sizlere... Tek partili bir rejimin yıkılışına tanık olduk. Milli şefliğin yok oluşuna tanıklık ettik. İlk serbest genel seçimlerin yapılışını, demokrasinin sancılar içinde yetiştirilmesini birlikte yaşadık. Ve nihayet yeni bir iktidarın doğuşunu, yükselişini ve çöküşünü anlattık sizlere. Sonunda vardığımız yer, bir askeri müdahale oldu. Gerekçeleri ne olursa olsun ihtilal fırtınası bir kez esmişti. Şimdi 27 Mayıs sabahı iktidara el koyan subaylara düşen, o fırtınayı dizginlemekti. Ama olmadı. Fırtına bir süre sonra ihtilalcileri de önüne katıp sürüklemeye başladı. Tarihi senaryo tekrarlandı. İhtilal, çocuklarının bir bölümünü yedi. İhtilal artık kendi dilinden konuşuyordu...

Ünlü bir sözdür: "Süngüyle iktidara gelinir, ancak üstüne oturulmaz." 27 Mayıs'ı gerçekleştiren örgüt, süngüyle iktidara gelmişti. Üstelik bu genç subaylar, o gece geleneksel emir komuta zincirini parçalayarak iktidara el koymuşlardı. Sabah olduğunda 10 yıllık bir DP dönemi kapanmış, ilk elde halkın desteği de kazanılmış ve yepyeni bir aşamaya gelinmişti. Şimdi, Türkiye'nin geleceğine damgasını vuracak günler başlıyordu. Şimdi, o günlerin deyimiyle "ikinci cumhuriyet dönemi" başlıyordu.

İktidar derin bir uykudayken ihtilalin beyin kadrosu, Harp Okulu'nda son hazırlıklarını tamamlıyordu, altı yıldır hazırlanılan ihtilale artık birkaç saat kalmıştı. Altı yıllık hazırlığa rağmen aslında elde hiçbir ciddi plan yoktu. Plansız, programsız tam bir gece baskını düzenlenecekti. Ordunun yönetim kademesi iktidar yanlısıydı. Bu nedenle müdahalenin emir komuta zinciri içinde gerçekleşmesi olanaksızdı. Bu, tabandan gelen bir subaylar harekatı olacaktı. Harekatın ordusunu ise genç Harbiyeliler oluşturuyordu.Harbiye dışında elde hiçbir kuvvet yoktu. Hatta Muhafız Alayı, Merkez Komutanlığı gibi birimlerin direnişe geçmesi bile mümkündü. 27 Mayıs günü işte böyle bilinmezler ve risklerle başlıyordu. Son sözü İhtilal Karargahı'nın kumandanı Tümgeneral Cemal Madanoğlu söyleyecekti...

Eskiden bahar geldi mi siyasette de bahar havası yaşanırdı. Ama 1959 baharı tersine CHP'nin bahar taarruzunu getirdi. Menderes'in uçak kazasından sonra bir diyalog fırsatının tamamen kaybolduğunu gören İsmet Paşa, nisan ayında çizmelerini giydi ve yanına 46 milletvekilini de alarak sefere çıktı. Seçilen güzergah, Kurtuluş Savaşı'nda Büyük Taaruz'un yapıldığı güzergahtı. İnönü'nün Yunan Başkumandanı Trikupis'i esir aldığı Uşak ise ilk duraktı...

Bugün tarih ötesinden 1950'lerin o karmaşasına bakıldığında üzülmemek elde değil. İnsan hikayenin sonunu bilse de hep bir şeyler olup, bu acı finali önlesin diye bekliyor. Yapılan hatalar fark edilsin, bir ortak noktada uzlaşılsın ve geliyorum diyen kaza önlensin istiyor. Ama nafile... Bugün kaza olduktan sonra yapabileceğimiz sadece kazanın nedenlerine bakıp ders çıkarmak... 1950'lerin ortalarından itibaren, daha önce nice emeklerle ilmek ilmek örülen demokrasiyi, yine ilmek ilmek çözülmeye başladı. Gergin, sert, hırçın bir dönem açıldı siyaset arenasında... O toz duman içinde ileriyi görmek, önlem almak imkansız gibiydi...
Prøv gratis i 60 dage
99,00 kr. / måned efter prøveperiode.Ingen binding.
Eksklusive podcasts
Uden reklamer
Gratis podcasts
Lydbøger
20 timer / måned